Kumarbaz

Dostoyevski ve Kafka arasında baba-oğul, usta-çırak ilişkisi varmış gibi geliyor… Sanki tarihte farklı iki yazar değil de, birbirini izleyen, günlük diyalogda olan, aralarında fikir tartışan ve aynı yolda yürüyen iki insanlarmış gibi… Kafka hikayelerini alegorilerle işleyip, doğaüstü mekan ve olaylarla ifade ederken Dostoyevski hikayelerini ve karakterlerini kanlı canlı önümüze koyuyor. Her ikisi de bilinçaltımıza aynı şiddette seslenince, aslında sadece biçimde faklı olduklarını düşünüyorum. Her iki yazarın da insan ruhunu bu kadar derinden tanıyor olmasını nerdeyse kıskanıyorum…...

Aralık 31, 2021 · 2 dk

Dorian Gray'in Portresi

Adam Philips’in ancak birkaç kitabını okuma fırsatı buldum. En son “Yasak Olmayan Hazlar"ı elime almışken, yazarın bu kıtabında da defaten Oscar Wilde ve Dorian Gray’in Portesi’ne atıfta bulunması, elimdekini bırakıp koşa koşa bir adet “Dorian Gray’in Portresi” edinmeme sebep oldu 😊 Dorian Gray’in Portresi, İşbankası Kültür Yayınları’ndan çıkan, İngilizce aslından Didar Zeynep Batumlu tarafından çok sevdiğim ve anlaşılır bir üslupla çevrilmiştir. Eser, Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi’nin bir parçasıdır. Adam Philips’in kulağımda çınlayan sözlerini kitabın en başında, Önsöz’de bulmak, henüz tanımamışken yazarla aramdaki bağı oluşturmaya başladı....

Kasım 30, 2021 · 7 dk

Palto

Heykeltraş arkadaşımın atölyesinin bir köşesinde, ağaçtan oyulmuş duruyordu palto. “Palto mu?” soruma, “Gogol’un” demişti… 35 yaşından sonra edebiyatla tanışınca, biraz utanıyor insan bilmeme durumuna. Aradan geçen yıllar ve biraz okumalardan sonra kitapçıda gözüme girercesine asmışlardı Dostoyevski’nin meşhur sözünü: Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık. Sanırım zamanı geldi dedim kendi kendime. Rafa gittiğimde popüler Rus klasiğini Savaş ve Barış ağırlığında bir eser olarak beklerken, incecik bir kitap çıktı karşıma… Namı bu kadar yürümüş gitmişken, bu kadar “kompakt” olabilir mi?...

Kasım 26, 2021 · 3 dk

Katedral'in Kasvetinden Pazaryeri'nin Özgürlüğü'ne

Bu yazı başlığı, Eric S. Raymond’ın 1999 yılında yazyımladığı “The Cathedral & The Bazaar” isimli makaleden etkilenilerek seçilmiştir. Eric Raymond, 1999’da kaleme aldığı “The Cathedral & The Bazaar” yazısında, dönemin “özgür yazılım” geliştirmesini sırasıyla katedral ve pazaryerine benzetmiş. Analojide katedral ince işçiliği, heybet ve görkemiyle bir otorite ve tekelleşmenin üretimini temsil ederken, pazaryeri herkesin dirsek temasının yüksek olduğu, alışverişte bulunduğu, bir curcuna ve düzensizlik içerisinde eşitliğin, katkının ve çeşitliliğin olduğu düzeni temsil ediyor....

Kasım 25, 2021 · 4 dk

İfşa Olduk Ey Halkım!

25 Ocak 2021 tarihinde, ilk defa yayınladığım “Hangi Chat Uygulaması?” başlıklı yazıyı, zaman içerisinde edindiğim bilgilerle güncelleyebilmek adına parçalara ayırmaya karar verdim. İlk yazdığımda da uzun geldiğini düşündüğüm metni daha kısa ve daha anlaşılabilir şekilde, kendi içinde ayrı konuları kapsayacak parçalar halinde tekrar kaleme alıyorum. Burada okuyacağınız metin, ilk yazımın bir yansımasıdır. 2020 sonları, 2021 başlarıydı… telefonuma Whatsapp’tan gelen bildirimle güne başlamıştım. Whatsapp, “gizilik sözleşmesi” hükümlerinde değişikliğe gidiyordu. İçeriğine çok bakmadım bildirimin; hem 1-2 yıl öncesinde olsaydı okumadan kabul edip geçeceğim bir uyarı gibiydi daha çok....

Kasım 24, 2021 · 5 dk