Geçtiğimiz hafta birçok yerden, depremde binalarının sağlam olup olmadığı ve bu yönde yapılabilecek tetkik ve araştırmalara yönelik sorulara denk geldim. Depremde binanızın sağlam kalıp kalmayacağını bilmenin bizim ülkemizde mümkün olmadığı düşüncesindeyim. Bunun nedenleri ayrı bir tartışma konusu. Burada paylaşmak istediğim, deprem olduktan ve enkazdan/binadan sağ çıktıktan sonra İstanbul’da neler yaşayabileceğimiz ve ne tedbirler alabileceğimiz üzerine fikir yürütmek. Ne de olsa binanın hasar alıp almaması kontrolünüzde değil ancak sağ çıktığımızda bizi bir mücadele bekliyor olacak, bir miktar da olsa bu süreç üzerinde kontrol sağlayabiliriz.

Sağlıkçı ve/veya bu deprem / afet yönetimi gibi konularda uzman olmadığımı dipnot olarak belirtmek isterim. Burada paylaştıklarım sadece kendi düşüncelerim ve kimseye de bir garanti sunacak nitelikte değil. Dolayısıyla, farklı görüşleri olan ve/veya uzman görüşleri paylaşan olursa memnuniyetle beklerim.

Gölcük depreminde, deprem sonrası yerleşim merkezine ulaşım, araçla 12-14 saat süreleri bulabiliyordu. Malum, İstanbul’da gerçekleşen son deprem sonrası yerel yönetimlerin ne kadar hazırlıksız olduğu, insanlarımızın ne kadar bilinçsiz davrandığını gördük. Bu şehirde de, kent ölçekli doğal bir afet sonrası GSM şebekeleri çökecek, kente araçla giriş-çıkış acil müdahaleler için mümkün olmayacak, gıda ve içme suyu kıtlıkları yaşanacak ve herkes kendi başına kalacak. Burada konu ettiğim ufak tefek sarsıntılar ya da müstakil olaylar değil, tüm kenti yerle bir edebilecek boyutta bir felaket olursa geçerli. Diğer tekil ve ufak olaylarda herkesin çözüm üretebileceğini ve önceden ciddi hazırlıkların gerekli olmayacağını varsayıyorum.

Afet sonrası ilk yapacağımız ailemiz/sevdiklerimizle buluşmak. O anda boş yere telefon şebekelerini meşgul etmenin anlamı yok. Biz aile olarak, oğlumuzun okulunun en yakında, çevresinde bina olmayan bir buluşma yeri belirledik. Bu alanda ne sürede birbirimizi bekleyeceğimizi, bu süre içerisinde buluşamazsak nerede birbirimizi bulabileceğimizi konuştuk.

Benim tahminim, afet olduktan 48-72 saat sonra gasp, talan, hırsızlık, cinayet ve sair olayların artabileceği yönde. Bu yüzden bu yazıyı okuyan bizler gibi insanların 72 saat sağ kalıp, su, yiyecek ve barınma imkanı bulabileceği en yakın yerleşkeye yürümesi gerekeceğini düşünüyorum (araçla hareket mümkün olmayabilir). Anadolu – Avrupa arasında köprüler kullanılabilir olmayabilir; gideceğimiz istikametleri bu doğrultuda değerlendirmekte fayda var.

Çevremden ‘deprem çantasında bulundurmanız gerekenler’ şeklinde, saçma olduğunu düşündüğüm bir çok bilgilendirme ve yazı görüyorum. 3 kişilik bir ailenin ‘deprem çantası’ afet sonrası yaşanacak panikte evden alıp götürebileceğiniz boyutta bir çanta değil. Şayet böyle bir hazırlık yapacaksanız, bu çantada bulunacak eşyaları önceden eviniz dışında hazır bulundurmanız gerekiyor. Ayrıca, deprem sonrası 72 saatlik de süre tanıyorum; ötesinde zaten önceden hazırlık yapmak bence fiilen mümkün de değil gerçekçi de değil.

Eğer binanız dışında, çelik konstrüksiyon ve deprem için tasarlanmış bir acil durum konteyneri yoksa, aracınız bu amaca hizmet edebilecek en iyi alternatif. Bunun için mümkünse aracınızı kapalı otopark alanlarından ziyade sokakta park edilmesi ve kolay ulaşılabilir olması önemli. Evden çıkarken sadece evinizin ve arabanızın anahtarlarını alarak çıkarsınız. Ancak afet bu, ne olacağı bilinemiyor; aracınız üzerine enkaz da gelebilir, aşağıda yazdıklarımın en kötü durumda faydası olabileceğini düşünüyorum.

Deprem çantası içeriğine girmeyeceğim. Düdük, el lambası, radyo, ilaç gibi konular malum; herkes kendi acil durum ihtiyaçlarını çıkartacaktır. Cep telefonunuzu asgari pil tüketim ayarına getirirseniz, sadece telefon olarak kullanılabilecek ve bir tam şarjda size 2, belki 3 gün yetecektir. Sokakta kaldığınızda saatin kaç olacağı ve iklim koşullarını bilmiyor olacağız. Afet sonrası (özel bir durumunuz yoksa), sağ kalınması için benim aklımdaki ilk ihtiyaçlar barınma ve beslenme olacaktır. Barınma tarafında;

  • Bir “bivak” torbası ve hazırlığı
    Internette bu konuda çok yazı var, dağcıların acil gecelemek için kullandığı bir yöntem ve hafif torba şeklinde bir ekipmanla yapılıyor, benim hiç bivaklama tecrübem yok ancak araştırdığınızda pratik bilgiler çıkacaktır, önceden bakmanızı tavsiye ederim.
  • Bivak torbanız yoksa bir çadır (3 kişi için 3-4 kg gibi ağırlığı alan bir çanta şeklinde) olmasını öneririm. Hiçbir şey olmazsa geniş, su geçirmeyecek bir branda ve iple açık arazide üstünüzü örtecek ve size yağmurdan koruyacak bir tedbir olmasında fayda var. Unutmayın; sığınmak için bina olmayacak.
  • 2, en fazla 3 gece sokakta kalabilir ve bu sürede yerde yatabilirsiniz. Üşümemek için ve sizi zeminden yalıtacak şekilde mat veya oluklu karton öneririm (birkaç kat gerekebilir). Oluklu karton durumunda, yine zemindeki sudan kendinizi korumanız gerekebilir. Önceden hazırlık yapacaksanız, kartonları üst üstü koyup stretch film ile yalıtmaya gidebilirsiniz. Mat için alternatifler çoğaltılabilir.
  • Soğuk havada korunmanız için yorgan/uyku tulumu ve/veya kat kat giyinebileceğimiz kıyafetler gerekecektir. Özellikle elleri ve ayakları korumak, uyurken de hem üşümemek hem de terlememek çok önemli olacak.
  • Yedek kıyafet malum, ayrı bir çanta hazırlayıp arabanızda tutabilirsiniz.

Bu yazdıklarımın pratik ve taşıyabileceğiniz kadar hafif olması önemli. Çok büyük yatırıma girmeden bir çadır, mat ve tulum seti temin etmeniz ve arabanızda hazır bulundurmanız iyi olabilir.

Beslenme tarafında en önemli ihtiyacınız su olacak. 3 gün yemek yemeden veya asgari tüketimle hayatta kalabilirsiniz ancak susuzluk kramp, baş ağrıları ve başka önemli sorunları beraberinde getirecektir. Yolculuk yapılacağı da düşünülürse, susuz kalmamak gerekiyor. Deprem çantanıza makarna ve birkaç konserve atabilirsiniz. Çantayı unutup bakım yapmama ihtimalinize karşı raf ömrü uzun ürünler seçin.

Su konusuna gelince; en büyük zorluk kentte yaşıyor olmamız. Çevremizde doğal su kaynağı olmadığı için deprem sonrası şebeke sularının kirlenmesi (kanalizasyon karışması, yakıt karışması, ağır metallerle kirlenmesi) olası. Tedbir için aracınıza pet su bıraksanız da (bu suyun 3-5 yıl beklediğini düşünemiyorum bile), 3-5 lt su sizin ancak afet sonrası ilk andaki ihtiyacınızı karşılamaya yeter; ailecek size 3 gün yetmez. Sonrasında ya talana gideceksiniz ya da kendi suyunuzu üretmeye gideceksiniz. Su konusuna girmeden birkaç basit bilgi:

  • Bakteri ve protozoa’lar 0.2 microna kadar küçülüyor. Su filtrasyon sistemleri bunlardan kurtulmaya bir yere kadar çare. Ancak virüslerle baş etmek, filtreler ile mümkün değil. Virüsler 0.004 microna kadar küçülebiliyor.
  • Suya karışan ağır metaller, yakıt, kimyasal gibi maddeleri mekanik filtrasyon ile tümüyle süzmek mümkün değil. Su kaynağınızı seçerken elinizden geldiğince buna dikkat etmek gerekir.

Hiçbir hazırlığınız yoksa, temiz su elde etmenin en iyi yolu damıtmak. Bunun için birçok yöntem var; en basiti tencere içine bardak koyup, suyu bardağın alt hizasına gelecek şekilde doldurmak ve tencerenin kapağını hafif aralık bırakacak şekilde suyu kaynatmak. Kaynayan su, tencerenin kapağının üzerinden bardağın içine yoğuşacaktır. Uzun süren, sabır gerektiren bir işlem (suyun kaynamasını beklemek, yakacak bulmak, tencere ve bardak bulmak gibi) ancak yukarıda saydığım sorunların hepsini tek kalemde çözen bir işlem. Çok verimsiz olacağı kesin, çaresizlik durumunda yapılabilmesi için paylaşıyorum.

Bu şekilde suyu damıttıktan sonra, iki pet şişe/bardak arasında suyu aktarmak ve biraz beklemekte fayda var; yeni üretilen saf su oksijensiz olacaktır, biraz havalandırmak gerekir.

Önceden hazırlık yapmak isterseniz, portatif filtre ve kimyasal kullanımı yaygın. UV çok önermiyorum; pil gerekli oluyor, yine önceden hazırlıklı değilseniz sizi yolda bırakabilir. Burada önemli olan, bulacağınız suyun kimyasal olarak kirlenmediğinden emin olmanız (metaller, petrol vb. kimyasalların kendi kuracağınız veya hazır kullanabileceğiniz pratik düzenekleri yok). Kimyasal kirlenme olduğunu düşünüyorsanız sudan uzak durun ya da en kötü şartlarda damıtmayı tercih edin.

Evde filtre yapmak düşüncesinde olanların işi zor, 0.1 microna kadar süzecek filtre sistemini imal etmeyi pek mümkün bulmadım. Bu iş için özel üretilen membranlar var, hazır alıp yapabilirsiniz ancak yine de suyun sızma testlerini yapamayacak olmanız riskine karşı akredite bir filtre öneririm. Mekanik filtrasyonda Katadyn, Grayl, Sawyer, Lifestraw gibi birçok marka var, inceleyebilirsiniz.

Kentte olacağımız, içmek için filtreleyeceğiniz suyu dezenfekte etmeniz gerekli; bahsettiğim markaların hiçbiri dezenfeksyon yapmaz. İncelerken sadece sudaki parçacıkları filtreleyecek olacaklarını göz önüne alın. Bunun aksini iddia eden ürünler var, inanmayın.

Dezenfeksiyon tarafında en sağlıklı çözüm, suyu 15 dakika kaynatmak. Ancak dediğim gibi, bu her zaman mümkün olmayabilir.

Kimyasal olarak bu işi yapmak istersek iyot ve klordioksit tabletleri en çok önerilenler arasında. Tablet bulamazsanız birkaç damla çamaşır suyu da kullanılabilir (önermiyorum). Kullanacağınız çamaşır suyu çözeltisinin derişimini bilip de elinizdeki suya göre dozajlamanız afet anında zor olabilir (yine, çaresiz kalırsanız 1 lt suya 10 damla – bunu sürekli uygulamayın, fazla klorun zararları da ayrı konu). Klorun etkili olmasi icin 4 saat beklemek gerekli.

Eğer dezenfeksiyon sağlayacak kimyasallar yaninizda yoksa ve suyu kaynatamıyorsanız, PET şişe kullanabilirsiniz. Suyu PET içerisinde güneşin altında tutabildiğiniz kadar uzun tutun (cam şişe olmaz çünkü UV filtreliyor). Güneşin UV ışınları birçok paraziti öldürüyor.

İyot çözeltisi klor dioksit kadar etkili değil ancak uygun koşullarda saklanırsa raf ömrü yok. Klordiosit haplarının raf ömürleri üretimden 4 yıl kadar olmakla beraber, yanınızda tuz bulundurmanız kaydıyla size klordioksit üretebilen ufak solar şarjlı cihazlar satılıyor. Ben biraz da tercihimi bu yönde kullanıyorum. Denemedim; suyun tadı bozuluyormuş ancak konu zaten 3 gün.

Özetlemek gerekirse;

  • Deprem hazırlığınızı evinizde değil, aracınızda bulundurun.
  • Aracınızı, zarar görmeyecek güvenli alanlara park edin.
  • Hazırlıklarınızı yaparken, afetin her iklim koşulunda olabileceğini unutmayın.
  • Yağmur, kar ve soğuktan korunmak için tedarikli olun.
  • Hazır yiyecekler haricinde, yanınızda suyu partiküllerden arındıracak hazır bir filtre bulundurun.
  • Suyu filtreledikten sonra dezenfekte etmeyi unutmayın.
  • Her durumda yanınızda bir tencere olmasında fayda var.

Olası bir depremde herkesin güvende olması dileklerimle.