Edebiyat Terapi

"…Verdiğin şey yanlızca borç ya da birine kefillik olsun, ardında bıraktığın bir rakam olsun ama o insanı mutlu eden birşey olmasın. Kişi ilk başta verirken [karşılıksız], karşısındakiler için verdikleri önce artı değer. Ama orada veren gerçek benlik değil, egosu. Bir insan, ister annesi ister çocuğu olsun, bir başkasına birşey veremez. İnsanın varoluşuna aykırı. İnsanın varoluşu kendi bireyselliği, kendi varlığıdır. Kendimizden çıkıp karşımızdakine geçmek mümkün değil. Birine birşey verirken ardında hep kendi çıkarımız yatar. O çıkarın içindeki amacı ya da kavramı yakalayabiliyorsak buna da şapka çıkarmak gerekir. Sartre bunu varoluşçuluğun en önemli kavramlarından biriyle dile getirir. İnsan özgürlüğe mahkumdur, der. Birey özgür olmalıdır. Özgür olabilmek için ne gerekir? Bireysel sorumluluk. Bireysel sorumluluk, kendi kendimizin sorumluluğunu almaktır. Hiçbir bireysel sorumluluk bir başka insanın sorumluluğunu yok ederek alınmaz… Vermek aslında kendi yokluğumuzun yanılsamasıyken bunu varlık zannediyoruz. Bu sadece ilişkilerle sınırlı kalmıyor elbette, toplumlarda da aynısını yapıyoruz. Sartre geçmişini şimdide var ederken, orada aldığı kucak dolusu veri ile yapıtlarımla, varlığımla şimdi neredeyim acaba diye sorarak bir iç muhasebeye girer. Toplumların, ilişkilerdekine benzer tuzaklardan kendimi kurtarabildim mi? ...

Mayıs 11, 2019 · 3 dk